7 Şubat 2016 Pazar

Yaşamaya Dair..


Bilmem Şu Feleğin Bende Nesi Var?



İlkokulda öğrendiğimiz ilk türkülerden biriydi. Kızlar bir dizesini, erkek bir dizesini söylemiştik çocuksu utangaçlığımızla... Saçma sapan bir türkü gelmişti o zaman, hoşuma gitmemişti söylemek. Şimdiyse bambaşka... O günleri daha da gerçek hale getiriyor dinlerken ustadan. Seslerin belki en yücesi, şefkatlisi, babacanı...

30 Ocak 2016 Cumartesi

U Şeklinde Masada

Toplanmışlardı... U şeklinde bir masanın altında onlarca adam ve kadın... Toplatılmışlardı demek daha doğru. Birbirini tanıyanlar, tanımayanlardan daha az. Bir siluet gibi zihninde bazısı otekinin, seni nereden tanıyorum dercesine. Bazısı haklı, bazısı uyduruyor sadece. İçlerinden pek azı naif ve guleç, çoğu şupheci, bir kısmı mutsuzdu... İnsanların çoğu mutsuzdu ya zaten, ayrı mesele, çağın vebasına çözüm yoktu henüz. İçlerinde apaçıkça manyak olan da vardı, sapık olan da. Ancak bunlardan birinin anlaşılması için aylar, diğeri için yıllar vardı. Ahlak yargıları birbirinden başkacaydı. Biri tam 15 ay sonra farkına varacaktı bunun, kimininse 2 yıl vardı, biri ise asla farkına varmayacaktı. İkisi seviyordu birbirini, biri daha çok seviyordu, bir sevda klasiği işte... Bu gizli ilişkinin aydınlığa çıkmasına 7 ay, ayrılmalarına 8 ay,   az sevenin sevgisinin tukenmesine 4 ay ve bir şehir, çok seveninkisinin ise 3 yıl 25 şehir 4 ülke vardı... Tabi buna tukenmek denirse... Aldatıldığına tesadüf ederek olumun kıyısından donmesine ise daha tam 365+[4x30+28] gün vardı. Ama o gün istisnasız herkes umutluydu. Ki umutlarının tukenmesinden ayrı bir yazıda bahsedeceğim uşenmezsem eğer. Hayaller vardı bir de unutmadan... Kimimin hayali gerçek, ayağı toprağa basarcasın, kimininki çocuksu, çocuk zihninde etten kemikten ama... Kimininkisi ise hayal tozu serpeştirilmiş popüler fantezilerdi... Toplum hayal etmeyi vesikaya bağlamıştı ve vatandaş haftalık hayal kuyruğuna girmek zorundaydı sanki. Bazılarının hayali ise hayal urunu değildi. Bir azim kıvılcımıydı sadece. Adına hayal denen hırslardı kuçuğunden, buyuğunden ve daha kuçuğunden... Kariyer safsataları, başarılı olma, megalomanca uste çıkma şehveti, salyalı güzel ve çok sayıda adam\kadın götürme azmi vs vs... Toplumun içinden sınavla sıyrılma, hayatı bir dereceden ibare görme çarpık zihniyetinin yetişkin birey yansımaları işte. Bunun için ki o masada oturan kadınların yüzde 75i kendisinden daha kariyerli olan birisiyle evlenecek, bunu sadece biri kendine itiraf edebilecek ve sadece biri hayatından bir miktar mutlu olabilecekti. Ki oda kendine itiraf eden olamayacaktı ne yazık ki. Erkekler de farklı değildi elbet. Dereceyi skora çevirip, birlikte oldukları kadınların skoruyla kendilerini tatmin edecek ve her ne kadar içlerinde bu skoru etrafıyla paylaşmayan sozum ona ahlaklı bireyler olsa da, bu onları daha farklı kılmayacaktı.
(....)